Derecelendirme Kavramı
Derecelendirme, “To rate” fiilinden türetilmiş olup en basit ifadeyle not vererek değerlendirme anlamında kullanılmaktadır. Garp (2003) ise, menkul kıymet ihracıyla veya diğer finansman araçları ile borçlanan kurumların, bu borçlanma araçlarının anapara, faiz ve diğer yasal yükümlülüklerini vadesinde yerine getirme istek ve arzusu ile kabiliyetinin bağımsız bir derecelendirme kuruluşu tarafından değerlendirilerek borçlunun kredibilitesi hakkında verilen görüş olarak tanımlamaktadır.
Günümüzde finansal liberalizasyon ile birlikte teknoloji ve haberleşme alanında yaşanan gelişmeler neticesinde uluslararası piyasalar büyük ölçüde birbirine entegre olmuşlardır. Bu durumsa yatırımcılara sadece yerleşik bulunduğu ülkelerde değil uzak coğrafyalarda yatırım yapabilme fırsatı yaratmıştır. Fakat yatırımcı bu yatırım kararını alırken söz konusu ülkedeki finansal sistem, hukuki düzen ve politik risk düzeyi konusunda tam bilgiye sahip olmayabilir. Çünkü her ülkenin farklı bir yasası, muhasebe tekniği, ekonomik koşulu, rekabet ortamı ve özel koşulları bulunabilir. Bundan dolayı yatırımcının, alternatif yatırım seçenekleri arasından karını maksimum kılacak yatırım seçeneğini bulabilmesi için zaman alıcı ve yorucu analizler yapmasını gerekmektedir. Yatırımcı ise zamana karşı hızlı karar alabilmek adına söz konusu yatırım alternatiflerinin risk düzeylerini görebilmek adına derecelendirme kuruluşlarına başvurmaktadır. Derecelendirme kuruluşları, yatırımcı için söz konusu olan yatırım risklerinin karşılaştırılmasını kolaylaştırmaktır. Bu yönüyle derecelendirme yatırımcıya, yatırım alternatiflerinin piyasadaki riskleri hakkında bilgi verirken yatırım ve finansman sürecinin optimizasyonunu sağlayıp piyasaların etkinliğini arttırmaktadır. Derecelendirmenin yararları olmakla beraber çeşitli eleştirilerde getirilmektedir. Derecelendirme işlemi yapılırken kantitatif verilerin yanı sıra analistlerin sübjektif görüşlerinin de derece notunun oluşmasında etkili olması durumudur. Ayrıca kullanılan derecelendirme sembollerinin sınırlı ifade yeteneğine sahip olmasından dolayı ülke ya da firmanın durumunda meydana gelen değişikliklere anında reaksiyon vermemesi de ifade edilmektedir. Bu sektörde önde gelen üç derecelendirme kuruluşunun uluslararası piyasalar üzerinde önemli bir güce sahip olması da piyasa üzerinde bir baskı oluşturduğu eleştirisi de yapılmaktadır.
Günümüzde faaliyet gösteren çok fazla sayıda derecelendirme firması olduğundan ve yüzlerce derecelendirme firmasını anlatmak mümkün olmadığından dolayı bu alanda önemli bir pazar payına sahip olan üç firma üzerine dikkat çekmek gerekirse;
- Moody’s Investors Service,
- Standard and Poor’s Corporation,
- FitchIBCA’dır.
Küresel finans krizi ile birlikte bu üç derecelendirme şirketine eleştiriler yöneltilmiştir. Düşük risk derecesine sahip ülkelerin ve bankaların bilançolarına büyük zararlar yazmaları ve iflas etmeleri bu eleştirileri daha da arttırmış. Krizin faturası bir nevi derecelendirme kuruluşlarına çıkarılmıştır. Geçen aylarda Standard and Poor’s Corporation (S&P) , Amerika Birleşik Devletleri’ne not indirimi konusunda uyarı vermiş ve büyük yankı uyandırmıştır. Şimdi ise Türkiye ekonomisinin notunu durağana çekerek bir kez daha ekonomi basınında yankı uyandırmıştır. Fakat bazı ekonomi yazarları tarafından yapılan açıklamalarda cari açık nedeniyle ülke ekonomisinin kırılgan bir yapıya sahip olması nedeniyle S&P’nin kararı haklı bulurken, bazı ekonomi yazarları ise ihracatımızın artmış olması, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmamız, bölgesel etkinliğimizden bahsederek kararı eleştirmişlerdir. Ancak S&P’nin kararına sadece ekonomi eksenli ya da sadece dış ticaret işlemleri açısından bakmamız verilen kararı analiz etmemizde bizi yanıltabilmektedir. Ülke riski değerlendirilirken aşağıda yer alan üç başlık (politik, ekonomik ve finansal risk) altında yer alan kriterler dikkate alınmaktadır. Bunun yanı sıra yukarıda belirttiğim gibi derecelendirme sembollerinin kısıtlı olması ve konjonktüre anında reaksiyon verememesi de eleştiri getirirken dikkate almamız gereken bir kriterdir. Bundan dolayıdır ki; söz konusu kriterler ve kısıtlar altında derecelendirme kuruluşlarını ve derecelendirme sistematiğini bilimsel ölçütlerle analiz edip eleştirirsek hem uluslararası piyasalar hem ülke ekonomimiz için daha yapıcı sonuçlar elde edebiliriz.
Politik Risk Kategorisi |
Ekonomik Risk Kategorisi |
Finansal Risk Kategorisi |
1-Hükümetin İstikrarı | 1- Kişi Başına Düşen Gayri Safi Milli Hâsıla | 1- GSMH’nin Yüzdesi Olarak Toplam Dış Borç |
2-Sosyoekonomik Durum | 2- Yıllık Gerçek Gayri Safi Milli Hâsıla Artışı | 2- Toplam Mal ve Hizmet İhracatının Yüzdesi Olarak Dış Borç Servisi |
3-Yatırım Ortamı | 3- Yıllık Enflasyon Artış Oranı | 3- Toplam Mal ve Hizmet İhracatının Yüzdesi Olarak Cari Hesap |
4-İç Karışıklık | 4- GSMH’nin Yüzdesi Olarak Bütçe Dengesi | 4- İthalatın Yapıldığı Aylar Bazında Net Uluslararası Likidite |
5-Dış Karışıklık | 5- GSMH’nin Yüzdesi Olarak Cari Hesap | 5- Yüzde Değişim Değeri Olarak Döviz Kuru Kararlılığı |
6-Yozlaşma | ||
7-Askeri Otoritenin Politikaya Etkisi | ||
8-Dinsel Gerilimler | ||
9-Kanun ve Düzenlemeler | ||
10-Etnik Gerilim | ||
11-Demokratik Sorumluluklar | ||
12-Bürokrasi Etkisi |
Not: Derecelendirme kavramı ve sistematiği konusunda daha detaylı bilgi için aşağıdaki eserlerden faydalanabilirsiniz.
Hakan Bektaş, Türk Bankacılık Sektöründe Finansal Güç Derecelerinin İstatistiksel Yöntemlerle İncelenmesi, İktisadi Araştırmalar Vakfı, İstanbul, 2011.
Beyhan Yaslıdağ, Kredi Derecelendirme Sistemi, Literatür Yayıncılık, İstanbul, 2007.